Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mevlana'nın şiirinde belli kavramlar
Belli kavramlara bağlanarak şiir düzenlemek İslam yazınının İran kaynaklı bölümünde bir gelenek niteliği taşır. Bu kavramlar ele alındığında şiirin hangi konuyu işleyeceği kolayca anlaşılır. Yalnızca Firdevsi'yi bu geleneğin dışında tutmak gerekir. Onun şiirinde geçen kavramlar sevgiden çok yiğitliği, savaşı, insan gücünü, başarı tutkusunu
Diriliş fikri, Batı'nın emperyalist fikrine bir karşı duruştur
T. S. Eliot'ın İngiliz şiirinde yaptığını Karakoç Türk şiirinde yapmak ister. Kralcı Eliot'in gelenek konusundaki fikirleri önemli. Tabii bizim gelenek dediğimiz şey onlar için klasiklerdir aslında. Yani Dante ve Shakespeare. Eski Yunan. (Pound'un Çin şiirine kadar uzanan evrensel dil yakalama merakı mesela) faydalanılacak bir
Sayfa 22 - Mustafa Akar "YOKTUR GÖLGESİ TÜRKİYE'DE" SEZAİ KARAKOÇ ŞİİRİNİN İNSANLARIKitabı okudu
Reklam
Sunuş
Şiir, nesir, ve fikir dünyamızın müstesna bir ismi olan Abdurrahim Karakoç, yirminci asır Türk edebiyatının önemli onemli ediplerinden; inanç, ideal, kültür ve aksiyon adamlarından; üslup sahibi naşirlerinden; son devir Türk şiirinin şahdamarlarından ve "dünün, bugünün, yarının” şairlerindendir. Gazetecilik ve yazarlık da yapan, pek çok
Sayfa 3 - Altınordu YayınlarıKitabı okudu
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
O kadar ki, tarihin, edebiyatın, kültürün ve topyekün toplumun anlaşılması, yorumlanması, değerlendirilmesi gibi milli varlığımızın temel kurumları kuşkusuz din kültürü ile yakından ilgili, hattâ iç içedir. Vatan, vatan sevgisi, bayrak, ordu, asker, gāzi, şehit, adālet, hak, hukuk, doğruluk, fazilet, ahlak, insan, hayvan ve doğa sevgisi, komşuluk, dostluk, aile ve benzeri binlerce kavramda ve bunlara dayalı her türlü kurumda onun izlerini açık biçimde görürüz, yaşarız ya da en azından hissederiz. Bunun için inanmış olmak veya olmamak hiç önemli değildir. Dini değerlere veya din kurumuna inanmadığını söyleyen biri bile, bu toplumda yaşadığı ve bu topluma mensup olduğu sürece, bu toplumu şekillendirmiş bulunan müesses dinin, kültürün, gelenek ve göreneklerin, örfün etkisi altındadır ve onlarla, adını koymamış olsa da, bünyeleşmiş durumdadır. Dolayısıyla toplumun büyük ölçüde İslâm dininden esinlenmiş ortak kültürünün ürünleri olan yüksek değerler, Türk dilinde, şiirinde, şakasında, ninnisinde, şarkısında, türküsünde, hattå argosunda bile doğrudan ya da dolaylı olarak yansıtılır.
Sayfa 8 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
SERBEST ŞİİR ve ENDÜLÜS...
- "Serbest şiir, sanıldığı gibi, 20.asrın getirdiği bir tarz değildir. Eski Yunan, Lâtin ve İslâm öncesi Arap ve Türk şiirinde de örnekler vardı. Vezin ve kâfiyenin, bir kale duvarı sağlamlığı ve düzenine, ancak İslâm medeniyetinde ulaşıldı. Batı da bu düzeni, Endülüs yoluyla aldı. Hem seste, hem şekilde, hem de konularda, modern çağ Batı şiirinde devrim, Endülüs tesiriyledir..."
Sayfa 107 - Gelenek ve Şiir -V-, Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
MAKTELLER
(Kerbelâ ve Hz. Hüseyin üzerine yazılan önemli edebi ürünler arasında mersiyeler de önemli yer tutar. Mersiye, bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntüyü dile getirmek amacıyla yazılan manzum parçadır. Bu nedenledir ki mersiyedeki hususiyeti aksettirebilmek için şairin, mersiye yazdığı kimseyi yürekten sevmesi gerekir) Makteller sadece Hz. Hüseyin'in şehadetini konu edinirken, mersiyeler başkaları için de yazılmış olabilir. "Her maktel aynı zamanda bir mersiyedir, fakat her mersiye maktel değildir." Eski Türk şiirinde sagu, Anadolu halk şiirinde ağıt denilen bu tür, divan şiirinde mersiye olarak adlandırılır. Ağıt, bütün eski kültürlerde yaygın bir gelenek halinde mevcuttur ve bu eski geleneğin çeşitli izlerini bugün hem iptidai kabilelerde hem de gelişmiş cemiyetlerde görmek mümkündür.
Sayfa 221 - PANAMAKitabı okudu
Cahit Irgat Üzerine, Selâhattin Hilâv:
1940'lı ve 50'li yıllar.. Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve hatta bu düzeyi aşmak iddiası güden asker-sivil bürokrat iktidarın, özgürce bilgilenmeyi, düşünmeyi, hayal kurmayı, bir başka yaşam özlemeyi kesinlikle engellediği yıllar.. Belli birtakım olayların ve sözcüklerin ağza alınmasının olanaksız ya da hapse atılmanız için yeterli
Sayfa 8 - (Sayfa: 5-7)Kitabı okudu
DİYELİM Kİ NECİP FAZIL... Diyelim ki Necip Fazıl, 20 yaşında, Paris yolculuğu sırasında bir deniz kazasına kurban gitseydi. . 1924 ya da 1925'te, yoksul otel odalarında, bir hastalığa yakalanıp can verseydi... Paris kumarbazlarından birinin öfkesine muhatap olup yaşamını yitirseydi. Sağ sol ayrışmasında, siyasi bir cinayete kurban
Türk'e olan düşmanlık:
Kanuni Sultan Süleyman döneminin Divan-ı Hümayun katiplerinden Hafız Hamdi Çelebi, padişaha sunduğu bir şiirinde, Türk'ün insanlığa felaket saçmak için yaratıldığını, Tanrı'nın Türk'e anlayış gücü ihsan etmediğini ve bu nedenle Muhammed'in "Türk'ü öldür, kanı helaldir" şeklinde emirler verdiğini anlatır. Günümüz türkçesiyle şiir şöyle: "Padişahım kainatın yaratılışından bu yana, Dünya içinde Türklüğün kötülüğünden bahsedilir, Allah Türk'e hiç anlayış gücü vermemiştir, Türk'ü öldür, baban olsa da, O iyilik madeni, yüce peygamber, Türk'ü öldürünüz, kanı helaldir demiştir, Bunların (Türklerin) işi sürekli sapıklık olmuştur, Cümlesinden bunu örnek olarak al, Türk'ü öldür, baban olsa da, Türk derin bilgi sahibi olsa da, Fetvaya yetkili müftü bile olsa da, Ey aziz dost, bu söz içinde özetlendiği gibi, Asla onlara yanaşma, Türk'ü öldür, baban olsa da, Türk'ün adam olacağını sanma ... " Bu şiir'in Padişahı fazlasiyle hoşnud etmiş olması gerekir, çünki Kanuni Süleyman Türk insanını (hele Anadolu Türk'ünü) hor ve değersiz gören padişahlarımızın başında gelir. O kadar ki Yeniçeri kuruluşuna Türk asıllı unsurları almamayı gelenek edinmişti. İmparatorluğun Avrupa sınırları içerisindeki Hıristiyan ailelerinden devşirme olarak toplatılan unsurların Türk'e üstün olduğunu düşünür ve özellikle Yeniçeri kuruluşuna sadece bu unsurları alırdı.
Reklam
40 sayisi
Neden Ali Baba 40 haramiyle uğraşmak zorunda kalmıştır? Ve Bü­yük Perhiz neden 40 gün sürer? 40, büyük sayılar arasında en büyüleyici sayı olarak Orta Do­ğu'da, özellikle de lran ve Türkiye'de yaygın biçimde kullanılır. Saf bilimsel açıdan bu sayı, kadim Babil'de de gözlemlendiği gibi ülker'in [Süreyya burcu] 40 gün boyunca gözden yok olmasıyla